Point Kültür Sanat | Başiskele – Kocaeli’de dün akşam Film Söyleşileri serimizin 5.’sinde Nomadland (2020 – Chloé Zhao) filmini konuştuk.
Katılan; görüşleri, düşünceleri ve derinlikli bakışlarıyla söyleşiyi zenginleştiren tüm sanat dostlarımıza içtenlikle teşekkür ederiz.
Film, Fern’in yolculuğu üzerinden “ev”i bir adres olmaktan çıkarıp bir hayatta kalma biçimi olarak yeniden düşündürüyor; özgürlüğün ise çoğu zaman bir konfor değil, bedeli olan bir tercih (bazen de mecburiyet) olabileceğini gösteriyor. Bauman’ın “akışkan modernlik” kavramı, Polanyi’nin toplumsal çözülme okuması ve Standing’in “prekarya” yaklaşımı, filmde görünür olan güvencesiz emeği ve yerinden edilmeyi anlamamıza yardımcı oluyor. Buna karşılık film, Arendt’in işaret ettiği gibi hayatı ayakta tutan küçük insani eylemleri paylaşmayı, dayanışmayı, karşılaşmayı öne çıkarıyor; Durkheim’ın “anomi”sine karşı mikro-toplulukların kurduğu geçici ama gerçek bağları görünür kılıyor. Fern’in yasla kurduğu ilişki Frankl’ın “anlam” fikrini; Fromm’un “sahip olmak” yerine “olmak” vurgusu ise insanî temasın değerini hatırlatıyor.
Sonuçta Nomadland, bazen “ev”in dört duvardan çok birbirini kollayan insanlar olduğunu söyleyen güçlü bir çağ anlatısı olarak hafızamızda yer etti.

